Cüneydi Bağdadi Sözleri
Çabuk hemen kızmak, fakirliği hakir görmek, makam sevgisi, işte bunların hepsi nefse muhabbet duyulmasından kaynaklanmaktadır.
Tasavvuf, Hakk’ın, seni senden öldürmesi ve seni kendisiyle diriltmesidir.
Tasavvuf, Allah ile olan muamelenin saflığıdır. Bunun aslı da dünyadan yüz çevirmedir.
Toprağa kötü şeyler de atılır. Fakat toprak, hep iyi şeylerle (çiçek, ağaç, vs.) karşılık verir.
Eğer senin sıkıntılarına katlanacak, ihtiyaçlarını giderecek birini arıyorsan, bu zamanda, öyle bir kardeşi ve dostu bulamazsın. Ama, kendisine Allah için yardım edeceğin, sıkıntılarına Allah rızası için katlanacağın kardeş ve dost arıyorsan, böyleleri çoktur.
Kalbi imar etmek nimettir. Dili imar etmek çok konuşmak ise fitnedir.
Maneviyat erleri, toprak gibi olmalıdır.
Afetleri en iyi bilen, afetlere düçar olandır.
Herkesin üzerine basıp gittiği yer gibi tahammüllü ol. Bulut gibi herkesi gölgelendirir. Yağmur gibi sevdiğin sevmediğin herkese fayda ver.
Cüneyd’e göre bu âleme gelmeden çok önce Allah insanların ruhlarını yaratmış, sonra onlara, “Ben sizin rabbiniz değil miyim?” diye sormuş, onlar da, “Evet rabbimizsin” cevabını vermişlerdi
Vecdin ilimde erimesi, ilmin vecd içinde kaybolmasından yeğdir.
İnsan, Allah Teala’dan başkasına kulluk etmeyi terkettiği zaman, gerçek kul olur.
Allah’ın nimetlerinin ona isyanda kullanılmamasıdır.
Tasavvuf, kalbi temizlemek ve her an Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri ile olmaktır.
Rabbim seni serbest bırakırsa bir dilekte bulunmam. Kulun dilemesi olmaz. O’nun dileğini yapardım.
Tasavvuf ehli bulut gibidir, her şeyi gölgelendirir. Yağmur gibidir, herşeyi sular. Her insanın ağırlığını yüklenir, onlara iyilikte bulunur.
Namazda kalbime dünya düşüncesi gelse, o namazı tekrar kılardım. İşin esası nefse uymamaktır.
Cüneyd-i Bağdadi Hazretlerinin Duası
Ey zikredenleri zikreden, zikredenler ancak senin zikrinle seni zikrederler. Ey arifleri meydana çıkaran, arifler ancak seninle seni bilirler. Ey âbidleri kendilerine yarar amellere muvaffak eyleyen, senin iznin olmadan, senin huzurunda kim şefaat edebilir? Senin keremin olmadan kim seni zikredebilir?
Biri Cüneyd’den duâ istedi mi şöyle duâ ederdi:
Allah himmetini toplasın, sırrını dağıtmasın, seni kendisinden kesip ayıran her kesiciden kessin ve seni kendisine kavuşturan şeylere ulaştırsın. Kendi zenginliğini senin kalbine koysun, sana kendisiyle beraber bulunmaya uygun bir edep ihsan etsin, kalbinden razı olunmayan şeyi çıkarsın, kalbine rızasını koysun ve seni, kendisine varan en yakın yola iletsin.
Hakk’tan başka bir şey seni esir ettiği sürece gerçek bir kul olamazsın.
Allah Resûlünün yolunu izleyenlerden başkaları için, Allah’a giden bütün yollar kapalıdır.
Nefsin havasına karşı çıktığında, hastalığın, kendisine ilaç olur.
Her kim gördüğünden ibret almazsa, onun görmemezliği görmesinden üstündür.
Kulluk, her an Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne muhtaç olduğunu bilmek ve O’nun (CC) Resulüne (SAV) tam tabi olmaktır.
Bir kimse, Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne kavuşmak yolunda, milyonlarca sene Sıdk ve İhlas ile yürüse ve bir an geri dönse, kaybı kazancından fazladır.
Bir zaman gönlümü kaybettim. ‘Ya Rabbi! Gönlümü kaybettim, bulamıyorum. Gönlümü bana iade et’ diye dua ettim. Bir ses duydum ki: ‘Ey Cüneyd! Biz senin gönlünü muhafaza ettik. Sen, bizimle olunca gönlünü niçin ararsın? Başkasıyla olmak mı istersin?’ diyordu.
Bela ve musibet, ariflerin kandili, müritlerin uyanıklığı, gafillerin helâkıdır.
Kalbinde Allah sevgisi olan bir kimse, dünya nimetlerine karşı kayıtsız kalır.
Allah’ın rızasını kazanmak için dünya sevgisinden vazgeçmek gerekir.
Kalbin temiz olması, Allah’ın nurunu taşır.
Allah’ın rızasını kazanmak için nefsi terbiye etmek gerekir.
Allah’a karşı samimi bir şekilde dua etmek, kalbin huzurunu sağlar.
İbadetler, kalbin Allah’a olan sevgisini artırır.
Allah’ın rızasını kazanmak için iç dünyamızı sürekli olarak gözlemlemeliyiz.
Allah’a olan sevgimiz, O’na olan itaati ve ibadeti beraberinde getirir.
Allah’ın rızasını kazanmak için dünya sevgisinden uzak durmalıyız.
Allah’ın rızasını kazanmak için nefsi terbiye etmek ve kötü huylardan kaçınmak gerekir.
Kur’an-ı Kerim’in çizdiği sınırları gözetmeyen ve Ha-dis-i Şerif bilmeyen kimse, mürşid, yol gösterici olamaz. Çünkü tasavvuf yolu, Allah’u Teâlâ’nın sünnetine bağlıdır.
Allah’ü Teâlâ’nın rızasma nasıl kavuşulur? “diye sorulunca: “Dünyaya düşkün olmayı terk et, kavuşursun. Nefsin hevasına uyma ulaşırsın!
Ey tasavvuf yolunda bulunanlar! Eğer Allah’u Teâlâ’yı tanıdığınızı ve ona tazimde bulunduğunuzu söylüyorsanız, yalnız bulunduğunuz zaman Allah’a karşı tavrınıza bakınız. Yiyip içmenizde, yatıp kalkmanızda, konuşmanızda Allah’ın beğendiği şeyleri yapınız.
Müslüman temiz toprağa benzer. Temiz toprağa her şey atılır. Ezilip, hakaret görür. Lakin ondan hep güzel, temiz, faydalı şeyler çıkar.
İnsan Allah’ı (CC) iki türlü tanır: Ta’arruf, tarif. Allah’ın (CC) doğrudan kendini kuluna tanıtmasına ta’arruf, dış alemdeki deliller vasıtasıyla tanıtmasına tarif adı verilir ve aslında her iki tanıtma şekli de Allah’ladır (CC)
Gerçek doğruluk, yalandan başka hiçbir şeyin seni kurtaramayacağı hususta dahi doğru söylemendir.
İhlâs, Allah Teâla ile kul arasında bir sırdır. Onu melek bilemez ki yazsın, şeytan bilemez ki bozsun, nefis fark edemez ki saptırsın.
Sabır, yüzü ekşitmeden, acıyı içine sindirmektir.
Sabır, yüzü ekşitmeden, acıyı yudum yudum içine sindirmektir.
Kendisine gelip dua talep edenlere Cüneyd-i Behre (RA) Hz.leri şöyle duada bulunurdu:
Cenab-ı Hak (CC) Hz.leri, kendisine kavuşturan şeylere kavuştursun. Cenab-ı Hak (CC) Hz.leri zenginliğini kalbine koysun, seni bütün kötülüklerden alıp, kendisiyle meşgul kılsın. Sana olmayacağı şeyi çıkarıp rızasını koysun. Seni kendine varan en güzel ve doğru yola iletsin.
Vecdin ilimde erimesi, ilmin vecd içinde kaybolmasından yeğdir.
İbadet etmek bakımından dünyanın bir saati, kıyametin bin senesinden daha iyidir. Zira bu bir saatte, faydalı amel işlenebilir. Halbuki, kıyametin o bin senesinde, bir şey yapılamaz. O halde, ey mü’min kardeşim vaktini, boş şeylerle geçirme, zamanının kıymetini bil ve en iyi şeyler için kullan. Namazlarım vaktinde kıl ki, kıyamet günü pişman olmayasın. Çok büyük sevaba kavuşasın.
İlim kendi haddini bilmek, Tasavvuf (Tarikat) kalbi temizlemektir.
Afetleri en iyi bilen, afetlere düçar olandır.
Gerçek zenginlik, dünyevi varlıklarda değil, manevi hazine içindedir.
Kalbinizde Allah sevgisi olmadan, ne kadar mal mülk biriktirirseniz biriktirin, yine de fakir kalırsınız.
Kalp, Allah’a yönelmedikçe, nefis, her türlü sapıklığı arzular.
Dünyaya bağlanan kalp, ahirete ulaşamaz.
Allah’a yakın olmak, nefsi terbiye etmekle mümkündür.
Allah’a sığınıp O’na güvenmek, kalbi huzura kavuşturur.
Nefsi terbiye etmeyen, ilmi öğrense bile cahildir.
Gönlünüzü dünya nimetleriyle doldurmayın, çünkü bu, gönlünüzü Allah’tan uzaklaştırır.
İnsan, zikirle huzur bulur.
Allah’a kulluk, insanın en yüce makamıdır.
İnsanın en büyük düşmanı, kendi nefsidir.
Gerçek huzur, sadece Allah’ın zikriyle elde edilir.
İnsanın gerçek değeri, Allah’a yakınlığına bağlıdır.
Dünyalık mal mülk, asıl hedefimiz olmamalıdır.
Allah’a sığınıp O’na güvenmek, korkuları yok eder ve kalbi huzura kavuşturur.







































Allah razı olsun